İKİ CAMİ ARASINDA BEYNAMAZ!..
Eskiden her yerde, bu gün olduğu gibi, İlde İlçede, Valinin, Kaymakamın, Belediye Başkanının, Hakimin, Savcının, Jandarma Komutanının, Okul Müdürünün, Öğretmenin ve mahallede Muhtarın, bakkalın, terzinin, manavın velhasıl herkesin namaz kılıp kılmadığı yine meraklı cemaat tarafından takip edilir...
İki büyük camisi olan bir mahallede, resmi protokol mecburiyetleri olmadıkça; Namazla alâkası olmayan ve es geçen açıkgöz bir Belediye başkanı, kendisine namazını mahallenin yukarısından soranlara "Aşağı camide kıldım." mahallenin alt tarafından soranlara da,
"Yukarı camide kıldım" diye yalan söyleyip durumu kurtarırmış.
"Yukarı camide kıldım" diye yalan söyleyip durumu kurtarırmış.
Ancak yalan söylediği anlaşılınca, bölgenin ve mahallenin ileri gelenleri Belediye başkanını sıkıştırıp sorguya çekmişler.
Adam çaresiz kalınca kendini şöyle savunmaya çalışmış:
“Aşağı caminin imamı, eskiden yurt dışında Amerikada falan görevli bir imamdı. Epey görmüş geçirmiş bir " Muhterem Hoca Efendi ", ama bir zamanlar beni içkiye alıştırmıştı. Arkasında namaz kılarken içki aklıma geliyor, namazım bozulmuş oluyor.”
Adam çaresiz kalınca kendini şöyle savunmaya çalışmış:
“Aşağı caminin imamı, eskiden yurt dışında Amerikada falan görevli bir imamdı. Epey görmüş geçirmiş bir " Muhterem Hoca Efendi ", ama bir zamanlar beni içkiye alıştırmıştı. Arkasında namaz kılarken içki aklıma geliyor, namazım bozulmuş oluyor.”
“Yukarı caminin imamı da bayağı tahsilli ve benim anlayamadığım ve kavrayamadığım kadar " Derin Bir İmam " ama onu da ben içkiye alıştırmıştım. Arkasında namaz kılamıyordum. Onun için de son çare olarak kendime küçük bir mescit yaptırdım.
Kendim imam, kendim cemaat oluyorum...Böylece namazlarımı duruma göre; yukarı cami, aşağı cami veya kendi mescidimde kılıyorum. O’da olmazsa iş yerinde veya evimde ibadet ediyorum!” demiş.
Kendim imam, kendim cemaat oluyorum...Böylece namazlarımı duruma göre; yukarı cami, aşağı cami veya kendi mescidimde kılıyorum. O’da olmazsa iş yerinde veya evimde ibadet ediyorum!” demiş.
Not: Bu fıkra tamamen hayal ürünü olup, günümüzün İmamlarını tenzih ederim.
AHMET NEDİM KAYA
BEYNAMAZ: (Çeşitli Sözlüklerdeki anlamları)
1) İki yoldan hangisini tutacağını bilememek.
2) Şöyle mi, böyle mi yapacağını bilememek, şaşırıp bir şey yapamaz olmak.
3) Ne yapacağını bilememek.
4) İki yoldan hangisini izleyeceğini kestirememek.
5) Hangi tarafa yaklaşacağını ve ne yapacağını bilemeyenler için kullanılan deyimdir.
6) Namazı kılmaya mecbur olduğu zaman cemaatle kılan, kıldığı namazdan bihaber, kılsa eksersiz kılmasa namert, namaza dursa manasız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder