12 Mart 2019 Salı

EKŞİ SÖZLÜK & YÜZÜNCÜ YIL İŞÇİ BLOKLARI; Birlik Parkı Birlik Plâtformu, 100. Yıl "İşçi Blokları Mahallesi"



ankarada odtunun dibinde bulunan icinde cankaya universitesinide barindiran belediyeler tarafindan gayet bakimsiz birakilmis yer.. 07.07.2001 12:15 qui 
*
bu blokların enteresan bir mimarisi vardır. blok kavramı bildiğimiz gibi değildir, her blok üç binadan oluşmaktadır, bu binalara blok meydanından girilir, her binada altmış daire vardır. bu durumda bir blokta 180 daire olmaktadır. böylece bir blokta en az 400 500 kişi yaşamaktadır. kimin eli kimin cebinde belli değildir. Bekârlar, öğenciler, kaçaklar vesaire için biçilmiş kaftandır.
bir de dairelerin zeminleri öyle yamuktur ki yürürken takılıp düşebilirsiniz. (bkz: 
home sweet home)
*
ankara'da yurttan eve çıkan odtülü öğrenciler tarafından çokça tercih edilen semt.fazlasıyla sesiz sakindir arada bahsi geçen öğrenciler tarafından bu sesizlik bozulur(eve çıkarken poşetlerindeki içki şişelerinin sesleri,yüksek sesle dinlenilen müzik,sarhoş halde bağırışmalar vs.)
*
sanırım sovyetlerbirliği'nin toplu konut mimarisine göre inşa edilmiştir bunlar.
*
icini bilmem ama dis görüntüsü berbat olan bloklardir. 13.07.2003 16:01 sankaranarayanan 
*
ankara 100.yıl köpekleri meşhur olan bir semtimizdir. belli bir saatten sonra çeşitli köpek çeteleri belli başlı sokakların başucuna dikilip terör yaratmaya başlar. bu yüzden mi bilinmez yüzüncü yıla taşınanlara ev sahipleri kemik bi anahtarlık hediye ederken, heryıl semte gelen önemli bir konuğa semtin simgesi olan altın kemik hediye edilir. aynı zamanda bu yıl 9.su düzenlenen altın salya futbol turnuvası semtin önemli attraksiyonlarındandır. 03.03.2004 01:16 mithrandir 
*
yemek için gözde restoranda beyti tavsiye edilir. duvarlarında otlayan koyunların resimleri bulunması dışında bi sorunu olmayan lokantamızın bi bıyıklı garsonu vardır. "afffiyet osssuunnn" der başka da bişiy demez. 03.03.2004 01:18 mithrandir 
*
bu blokların bir mimari yapısı oldugu tamamen hurafedir. buyuk ihtimalle, müthaitin "mimara ne bir dunya para verecem" demesi ve uygun ebatta bir dikdörtgeni cetvelle ciziktirerek kafasına gore bolmesiyle simdiki halini almıs yapılardır. is bu nedenle, her kıs su boruları donar (hangi akla hizmetse, su boruları tuvalet boslugundan gecmektedir). 06.06.2004 13:31 mayapan 
*
1999 yerel seçimlerinden önce, et kafalı bir muhtar adayı, lüks siteler barındırdığı halde semtin işçi blokları olarak anılmasını engelleyeceğini vaat ederdi. 09.06.2004 15:24 deeli 
*
ankara 100.yıl aynı zamanda mimari özgürlük akımının başladığı semttir; bu akım burdan yola çıkıp önce balkanlara ordan avrupaya yayılmış etkileri halen süren bi akımdır. temelini "kendi inşaatını kendin yaparsın be amnakoim" cümlesiyle özetlemiştir daha sonra bu konu üzerine uzun süre inceleme yapan ünlü sosyolog fildeburind. bu açıklamadan da anlaşılabileceği gibi semtimizde isteyen istediği yere pencere açar, balkonu yıkar kapı yapar, çatıyı kırar teras yapar, apartmanı bi kat yükseltir veya iki kat düşürür(tamam bu yok!). inanılmazdır! estetik kaygılar da sıfırdır hani. al eline bi çekiç aç pencereni aynen öyle..dışardan bi apartmana baktığınızda simetrinin yıllar boyunca nasıl yavaş yavaş yokedildiğini ve apartmanın adeta yeni bir özgürlük heykeli babında nasıl evrildiğini görür heyecandan tüylerinizin diken diken oldugunu hissedersiniz.....
ama en son bi adam en alt kat balkonunu iki balkon boyutuna getirmiş pes dedim akımda bi yere kadar yuh hayvan...
*
bir de buradaki belediye parkı'ında; odtü'deki halısahada yer bulamayan futbolsever odtü öğrencilerinin vazgeçilmez mekanı bir halı saha vardır. 20.10.2004 13:34 turna 
*
ankaradaki en guzel, en ozgur sokak kopeklerini gorebileceginiz semtlerden biri. cunku bolca bos arsa, inanilmaz ama, hala var. ayrica bahar ve yaz aylarinda bir suru kedi-kopek yavrusu olur etrafta. bunlara tas atan, eziyet eden serefsiz veletler ve tabi nefret dolu yetiskinler olabilecegi gibi, helal sut emmis insan evlatlari da beslerler, ilgilenirler soz konusu bu kedi ve kopeklerle. basta odtu olmak uzere (yurume mesafesi), kizilaya, ulusa, otobus terminaline, ayranciya, cankayaya ulasimi kolaydir. resmi adi isci bloklari mahallesi olan muhtarligini uc donemdir ayni kadin yapmaktadir. icinde yer alan mahallerin adlari ise omorfo (guzelyurt), lefkosa, girne, magosa'dir. ama resmi olarak simdi bu adlarla anilmiyor bloklar. persembe ve pazar gunleri pek de fena olmayan bir pazar kurulur. evlerine eskiligine, tesisat sistemlerinin ayni anda asla duzgun bir sekilde calismamasina falan takiyorsaniz baska yerde oturun, zaten uc bes yildan fazlasi da yorar, bayar. yine de ogrenciler icin iyi bir mahalledir ya da ogrenci gibi yasamaya devam edenler icin. 01.04.2005 05:17 selviboylumalyazmalim 
*
odtu nun dibinde olmasi dolayisiyla ankaranin manyaklar semti. en eglenceli vakitler de ramazanda sahur vakitleridir davulcu amcaya eslik edilir sarhos sarhos, yeri gelir kafa sallanir yeni gelir gitar dumbelek ne varsa kapilip sokak sokak dolasilir. kimse yadirgamaz bu durumu davulcu amca da dahil.
*
şimdi şöyle başlayalım: ankara / yüzüncü yıldaki evimiz 13 katlı. her katta kaç daire var? 12. ne eder?
12 çarpı on üç eşittir, 156. yani apartmanda 156 daire var. her dairede minimum 3 kişi kalsa- ki bu dairelerin yarısından çoğu öğrencilerin ve malumunuz her öğrenci evinde her gece minimum 5 kişi olur- 156 çarpı 3ten, 468 kişi. hadi dediğimiz ekstraları da katalım şöylr haififinden; yaklaşık 600 kişi.
bugün ülkemiz köylerinin büyük bir bölümünün 10-15 haneyi geçmediğini düşünelim: 15 çarpı 5 eşittir 75. bir yüzüncü yıl işçi bloğunda yaklaşık 80 köy insan yaşamaktadır.
devam edelim: her biri birbirinin replikası olan yaklaşık 20 devasa bina var- pencereden bakınca görebiliyorum çoğunu- ne eder? 600 çarpı 20 eşittir 12000. yani birkaç parselde 12000 kişi yaşar bu yüzüncü yılda. bu parsellerden 40 tane falan olsa...
devam edelim: insanlarımız:
mesela bizim apartmanın yöneticisi: 156 daire birden ağzından çıkan kelimeye bakıyor, ama kendisi dünyanın en silik insanı. misal karşı apartmanda oturan arkadaşımın ev sahibi: yüzüncü yılda tam 25 dairesi var. ayda ortalama 350 milyondan muazzam rakam. ama kendisi ağır yobaz. mesela köşebaşındaki kabare gıda pazarı/tekel bayii/ vesaire: yirmidört saat açık ve civardaki internet kafeler dışında tüm gün açık olan tek yer; diyelim ki karnın acıktı, buzdolabında bozuk yoğurt ve salata sosundan başka hiçbirşey yok; gidersin kabareye ekmek arası amerikan salatası, kaşar, arnavut ciğeri, biraz ondan biraz bundan; al para ver sandviç: sahipleri yüzüncü yıl bira-çerez piyasasının ceoları.
mesela ben: 2. katın sessiz sakin kiracılarından, garip saçlı, komşularınca takdirle karşılanan, müziğin sesini olabildiğince kısık tutan, gece 12 den sonra gitar çalmaya bile çekinen ben:
yıkacağım ulan bütün binalarınızı başınıza:
gecenin bi vakti hepiniz uyurken.
(bkz: 
amına koyayım ankara) (bkz: ankara bazen nefessiz bırakıyor lan beni)
(bkz: 
bu şehir rakıyla yaşar) (bkz: bu şehir cigarayı çeker)
(bkz: 
kafayı yemiş ankaralı depresif öğrenciler kervanı) (bkz: final dönemi sendromları)
*
bu mahalledeki isci bloklarinin tamirat isleri asla ve kat'a bitmez. alt katinizdaki biter, 2 hafta sonra ust katinizdakiler baslar. alt kat, ust kat dediysem yanlis anlasilmasin, insaatlari yaparken o kadar kotu calismislar ki 5 kat altinizdaki ve ustunuzdeki harseyi kendi dairenizdeymiscesine duyuyorsunuz, hatta hissediyorsunuz. hayir bu kadar dandik evlere niye bu kadar masraf ediyorlar onu anlamiyorum.
*
artık bit kadar evler için süper fahiş kiraların istendiği bir ankara semtidir. 10.07.2005 21:55 karamell 
*
öğrencilerin gelmesine yakın insafsız ev sahiplerinin kiraları tavana vurdurduğu semt. işçi blokları 30 yıllık dökülen binalardan oluşuyor. çok katlılarda daireler standart 2+1 ve merkezi ısıtma. yakıt aylık 80-90 ytl civarında. çekici tarafı okullara yakın olması.
kiralar ortalama 450 ytl, aynı fiyata 
dikmen'de tüm odaları parke kaplı, 2+1, kombili, amerikan mutfaklı, pimapenli, vadi manzaralı(vadiden manzara olur mu?!) ve hatta bahçeli bir daire kiralayabilirsiniz.
bu duygu ve düşüncelerle, yüzüncü yıl emlak mafyasına sitemlerimi sunar, allahsız ev sahiplerinin o koca popolarına hoyrat birer şaplak atmayı borç bilirim. şukela öğrenci arkadaşlara da yüce tanrı'dan kolaylıklar dilerim, amin!
29.08.2005 17:04 ~ 10.12.2005 21:55 crescendo 
*
pazarının olduğu günler* bulvarlarına, hatta ortadaki göbeğin etrafına, sağlı sollu; bazen ikişer sıra halinde araba parkedilen semt. 26.11.2005 17:44 pacos bill 
*
ki$lari hayvanlar gibi yakit parasina mahkum edilen bir dolu ogrencinin ya$adigi ankara semti. ornegin bu ki$ (ne ki$i mart'ta bile) aylik yakitin 140 ytl oldugundan mi dem vursam, gece 11'de kaloriferlerin kapatilip insanin iligini dondurdugundan mi, yoksa gunluk gune$lik zamanlarda cayir cayir yanmasindan mi bilemedim. ama $unu biliyorum ki bu semtteki bezci detay isimli tekel bayinin ismi gibisi yok. 14.03.2006 19:40 marsec 
*
bazi apartmanlar ogrenci kabul etmezler bazi apartmanlar da aile..cocuklugumda yasadigim kucuk kentin sevimli sicak havasini hatirlatir bana,bir nevi odtu yurtlari da olmustur denilebilir.caniniz sikilmaz gecenin bi saati evinizin onunden gecen arkadas isiginizi acik gormusse kapinizi calmadan gecmez..genellikle kedi beslenir bu evlerde,yaz okulunda odtu den alinan yavru kedilerdir bunlar cogu zaman.. ankara da yasadiginizi unutturmaz size gri atmosferi ile..ama gene de benim ankarayi sevmemin ender nedenlerinden biridir bu bloklar...
*
yüzüncü yılında şampiyonluk yaşamak isteyen kulüplerin gözde mekanı 09.06.2006 19:35 reso aga 
*
dıştan bakınca düpedüz yamuk apartmanlardır. içi de yamuktur, yerler eğimlidir, buzdolabının masanın filan dengesini zor sağlarsınız, ama odtüye 5 dakikadır, kirası azdır ve güvenlidir; odtü yurtlar bölgesini aratmaz. 15.07.2006 15:00 passiflora 
*
istanbul'da kanyon diye bir yer var, oraya yapılmış aynısı. postmoderni pardon. 22.08.2006 01:53 atlantis 
*
kendisine karşı son derece temkinli davranılması gereken bir fırıncısı olan güzide ankara semtidir efendim.kendisinin sorduğu sorulara kısa,net,detaylara girilmeden cevap verilmelidir.kendisinde ben diyim fil,siz deyin bilmem ne hafızası vardır.o semtten taşınmanızın üzerinden 2 sene bile geçse gördüğünde kel alaka bir soru sorup sizi dumura uğratabilir. 20.06.2007 17:43 karamell 
*
komünist bakkal fatih abimizin en büyük sıfatı, bu ahalinin tek ve biricik gerçek celebritysi olmasıdır.
muhtar, ısı merkezi veznedarı, ya da elinde pet şişeyle sürekli şarkı söyleyen akılcığı olmayan esmer türkücü genç vs. gibi kimseler gelip geçiçidir; fakat kendisi kalıcıdır. ve sanırım evlatlarımız odtüye giderlerse, onu komünist dede diye tanıyacak ve kendisi hala boş zamanlarında jeff buckley dinleyip, post express, roll, birgün vs. okuyor olacaktır.
çünkü gerçek hayat böyle birşeydir.
22.06.2007 13:18 pills 
*
kapı eşiğinin üst kenarıyla tavan çizgisi arasındaki 10 derecelik eğim farkını gözle gördüğünüzde sizi korkulara götüren türkiye standartlarında bile oldukça dandik inşa edilmiş yapılardır. anıtkabir'den sonra ankara'da görülmesi gereken en önemli doğa harikalarındandır. 05.11.2007 12:48 backdrifter 
*
"ısı merkezi" tabir edilen o devasa piramidal yapı, bana hep metropolis filmindeki alt kenti çağrıştırır.
zaten modernizmin ankara'ya güzide bir hediyesidir 100.yıl işçi blokları da.
*
ankara 'nın balgat semtinde , omorfo mahallesinde kurulan , zamanında adından da anlaşılacağı üzere işçiler için kurulmuştur. 5 katlı ve çok katlı 2 tip apartman stiline sahiptir , yaklaşık 20.000 kişinin yaşadığı bu alan odtü'nün a4 kapısına olan yakınlığı nedeniyle ( 5 ~ 15 dakika ) odtülü öğrenciler tarafından işgal edilmiş denebilir.
30 yıllık binalara ; 3 kat üstünüzdeki bebeğin ağlamasıyla uyanılabilecek kadar ince duvarlara , kağıttan yapma gibi dış görüntüsüne , rağmen kiralar fahiş fiyattan belirlenmektedir. ( öğrenci için )
*
cok fantastik bir yerdir. işçi bloklarının 5 katlısından bahsedeceksek yaşlı teyzeler konusunda yanmıssınız demektir. her an her yerden x-ray modunda üstünüzü tararlar, posette ne var kontrol edilir ve eve giren ve cıkanları ev sahibinden daha iyi bilirleri. cok katlılarda bu biraz daha rahattır daha ozgurdur, ama sabah ve aksamları asansörde rush hours olur ve gıcık bir durumdur. ayrıca i. melik gokcek efendiye güven olmadığı için sular 1 saatliğine gidecekse bu cok katlılarda ust kata cıkması 5-10 saati bulabilir. ama super yerdir ben cok severim, hayatta kaygıların olmadıgı sadece oturmak için ideal, odtü dısında ki odtü'dür. 21.09.2008 16:05 zekiinmetu 
*
kullanışsız ve iğrenç bahçelere sahip, dairelerinin iç görüntüsü dış görüntüsü kadar berbat gözüken bakımsız bloklar. 10.01.2009 12:01 kucoc
*
tuvaletleri alaturka'dan alafrangaya döndürüldüğü ve bu da adam gibi yapılmadığı için , tuvalete atılan her bir kağıt tuvaleti tıkar, üstüne üstlük bunu düzelttirmek için de akbaba tesisatçılara çuvalla para verilir. mahalindeki ustası, tamircisi, tesisatçısı her zaman öğrenciyi düdükleme çabasındadır.
burada bulunan evlerde banyoya girerken de dikkat edilmesi gerekir, çünkü su ile temas halindeyken çeşmelere dokunursanız, her zaman üstünüzden akım geçme ihtimali vardır.
*
dandik bir mimari, gece yarısı bile gelmeden sönen kaloriferler ve bakımsız bahçeleri değildir akılda kalanlar. ne güzel günler geçti o evlerde, ne ortamlar kuruldu, ne densizlikler yapıldı bir bilseniz. hemen her konuda yaşanan ilklere mekan oldu o evler. şimdi ise elde kalan bir avuç anıdan başka bir şey değil. hala oralarda yaşayanlar, size sesleniyorum hakkını verin o evlerin ve bu günlerinizin..
*
ankara büyükşehir belediyesi tarafından cezalandırılan semttir. ana caddesi alt yapı çalışması biteli asgari 2 ay geçmesine rağmen olduğu gibi bırakılmıştır. 05.10.2009 11:58 zeck 
*
duyumlar doğruysa asfalt sorununa çankaya belediyesi el atmış ama başlatılan çalışma çankayanın yetki alanına girmediği gerekçesiyle büyükşehir tarafından engellenmiştir. binlerce aracın geçtiği, dolmuş ve belediye otobüslerinin gidiş-geliş güzergahı olan, semtin karakolunun da yer aldığı ana cadde aylardır yapılmadı ve alternatif yollar da daha iyi durumda değil. sadece şunu bilsinler yüzüncü yılda oturan insanlar bunun sorumlusunun farkındalar. bize oy vermeyen iyi hizmet alamaz söyleminin prim yapmadığı yerlerden biridir yüzüncüyıl. bu güzel semtte yaşayanların bir çoğu okuma, anlama, değerlendirme gibi yetilere sahiptir ve iki torba erzakla oylarını satın alabileceğiniz insanların semtin toplam nüfusuna oranı türkiye ortalamasının çok ama çok altındadır. son yerel seçimlerde bu pek adaletli, süper söylemin tutmadığı daha makro örnekler;
(bkz: 
çankaya) (bkz: antalya) (bkz: izmir) 08.10.2009 00:06 zeck 
*
kurulan en eski bloklarına bugün itibarıyla superonline fiber internet hizmeti verilmeye başlanmıştır. 1.5 km daha beriye gelirse superonline çok mutlu bir insan yapacaktır beni. 03.11.2009 23:06 zeck 
*
kombi ile ısınmaz. bir çözüm için çalışmalar sürüyor... 18.11.2011 17:25 dogunun parisi 
*
aynı sistem, aydınlıkevler'de türk-iş blokları olarak geçmektedir. ısınma merkezi sistemdir bunlarda, ankara'nın ilk doğalgaz döşenen semtidir ayrıca. balkonlarının sorunu şeklidir, büyük kare balkonların desteksiz çökme tehlikesi olduğu için her binada tuhaf destekler vardır. 18.11.2011 17:35 bleifrei 
*
zamanında hakkında bazı kötü şeyler yazdığım, ama şu zamandan baktığımda güzel zamanları ve sıcak şarabı hatırlatan bloklardır. bir de çikilop . 18.11.2011 17:41 kucoc 
*
binalarda izolasyon yapılmamasının sebebi de feng shui felsefesi doğrultusunda enerji akımını engellememek içindir, ancak feng shui o yıllarda batıda henüz kabul görmediğinden, felsefeyle ilgili tüm kaynaklar mecburen çince'den tercüme edilmiş ve dolaşımına izin verilen enerji yanlış tercüme sonucu ısı enerjisi olarak seçilmiş. balkonlar ise escher balkonu denen birer sanat eseridir, pratik kullanım için düşünülmemiştir en başından beri, şikayet etmenin anlamı yok.
*
yan tarafimiza da ogrencilerin tasinmasi ile 10 dairelik apartmanimizda 8 ogrenci evi - 2 aile oranini yakaladigimiz blok. kampus disindaki odtu yurtlari. 25.11.2011 18:47 elalemin derdi 
*
L (le) biçimli salonunda l dönemecine ısparta halısı asıp (beton çivisiyle çaktım) salonun yarısını iptal etmek suretiyle salonunu ısıtmayı başardığım fantastik evlere sahiptir.  ankara gibi bir yerde salonun bir cephesi komple cam olur mu lan. antalya'da mı zannettiniz kendinizi sivri zekalar.
*
an itibariyle ders çalışıyor olmama inat üst kat komşumun kalabalık arkadaş grubuyla cıvıl cıvıl şarkılar eşliğinde okey oynadığı, pek yakınımdaki başka bloktan da kalabalık bi hatun grubunun "ben sana öylesi taptım inan böylesi aşka yasak tanımam...." diye şarkı civildediği ankara bölgesi. yaz olması sebebiyle herkes balkonlarda. hiçbir şey yoksa sağdan soldan tıkır tıkır klavye sesleri gelir. zaten köpekler de fıkır fıkır. kesinlikle aile yaşantısına uygun değil. bu sebeple her apartmanda 2-3ten fazla aile yok diye tahmin ediyorum. zaten olan aile örneği de bizim yan komşu deli teyze. delirmiş kadın ortamdan ötürü. 11.08.2012 00:47 ~ 00:51 clementhe 
***
istanbul'a gelindiğinde oldukça özlenilen bir mahalledir, hatta bir nevi komün hayatına geçiştir. güzeldir, anılarda kalmıştır. 11.08.2012 01:06 jujuka 
***
başka bir yere gitsem özleyeceğim apartmanlar. tamam üst komşunun karısı şarkı söylerken onunla aynı evde yaşıyormuş hissine kapılabiliyorum, tamam balkona öyle çok kişi sığmıyor, evler çok bakım istiyor ama başka burası benim için. araba sayısı daha bu kadar artmamışken, aile sayısı öğrenci sayısından fazlayken yine çok güzeldi, yine bana güven veriyordu bu evler. 11.08.2012 01:07 lyssa 
***
kentsel dönüşüm yasası kapsamında yıkılıp yerinde yeni çukurambar yaratılacak bloklardır. yıllarca oturduğum bir yer olup en güzeli yanları odtulü öğrencilerin sabaha kadar yanan ışıklarıdır, yan dairede bazen 20 kişi kalan öğrenci topluluğuna gülümsemektir. çim amfi de konser olduğunda arabayı evin önüne park edemeyip uflaya puflaya eve yakın bir yer bulmaya çalışmaktır.
***
öyle bir ikinci el eşya döngüsü olan yer ki güneşin sadece karşı binaların birinden yansıyarak içeri girebildiği ortalama sıcaklığı 5 santigrat derece olan evinizde donmaktan korunmak amacıyla sarınarak oturduğunuz battaniyeniz, uzun kış gecelerinde mimarlıktan gelen projektorden duvara yansıtılan filmleri üzerine üst üste oturarak izlediğiniz kıpkırmızı çekyatanız, herhangi bir menemen pazarında acaba önce hangimiz evleneceğiz tartışmasının sarıya döndüğü anda üzerine o günün anısına adlar kazınan yemek masanız, üzerine simetrik olarak çıkartmalar yapıştırılan kitaplığınız, eski sevgilinizle pek severek aldığınız 7 renkli beşgen kiliminiz hiç ummadığınız anda bambaşka bir evde ve yıllar sonra karşınıza çıkabilir. çağdaş'ın üstündeki parka gidip bir sigara yakabilirsiniz ancak.
***
orta yerine 8 şeritli otoyol edilmesi planlanan mahalle. buna karşın kimi sakinleri yol yapımına direnenlere 'gürültü yaptıkları için' kızmakta, kimi sakinleri sağolsun dolma getirmekte, büyük bir kısmıysa televizyon karşısında uyuklamaktadır. 28.08.2013 11:39 orategama 
***
şu aralar hırsızların ve sapıkların gözdesi haline gelmiş semt. son zamanlarda 100. yıl öğrenci evleri grubunda günde en az bir tane hırsızlık ve taciz haberi paylaşılıyor. polis hırsızları yakala(ya)mıyor, bir yanlışlık yapıp yakalasa da salıveriyor zaten. hırsızlar yüzünden bütün mahalle paranoyak oldu. 08.05.2014 04:36 ~ 04:37 binjip 
***
duvarların dili olsa da konuşsa dediğim bloklardır. odtü gençliğinin vazgeçilmez eve çıkma adresidir.
***
bazılarımızın 4+ yıl adres belledigi bloklardir ki o evlerin sahipleri kadar da vampir ev sahibi görülmemiştir. o kiralar burunlardan gelsindir. çok ah aldılar cok. 05.06.2014 11:49 ~ 11:51 chatinnn 
***
ben buradaki ev kiralarının yüksek olmasını ve o. çocuğu ev sahiplerini, odtülülerin yıllardır tavsama içindeki örgütlü mücadelesine veriyorum. düşünün ki türkiye'de devrimcilik denince ilk akla gelen üniversitelerden birisi olacaksınız, her konuda bir fikriniz olacak(haklı olarak) müthiş duyarlılık kasacaksınız(100.yıl kedileri konusunda özellikle) ama devrimcilik demenin örgütlü mücadele demek olduğunu unutacaksınız. işte sorun, işte ev sahipleri, işte internet, işte kampüs. şartlar örgütlenmeye müsaitken hala bundan şikayet ederek oturmak neden?
neden mi? tabiki yanılmak insan kusuru ama sorun şu; nerden baksanız 7 senedir odtü'ye gider gelirim. odtülü değilim. 7 sene önce tanıdığım odtülü arkadaşlarım da var bugün hala tanıştığım odtülüler de. ve kafamda kıyaslamayı daha rahat yapabiliyorum. odtü eskiyor. tavsıyor. öğrenciler için devrim demenin sözel olarak bir anlamı kalmamış. fiili olarak anlamı ise sadece orada bira içmek. dahası y o k. marksist fikri yakın arkadaşlarım dolayısıyla biliyorum. dahası yine y o k. bi arkadaşım şunu anlatmıştı:'' bizim bölümde benim gibi kırsaldan gelen yok'' evet artık eğitim sistemi dolaysı ile de orta sınıf ailelerin gençleri ancak çok fazla çaba harcayarak odtü gibi üniversitelere girebilir. odtüyü kazanan, sınavda derece yapan arkadaşlarında büyük kesimi türkiye'nin kaymak tabakası aileleri. bu kaymak tabaka gençler için devrimcilik gibi bir müessese zaten yok. onların derdi okulu bir şekilde bitirip amerikada feci paralar kazanmak. bunu tartışamayız bile. 1 mayıs ın h i ç b i r anlamı yok. mahir çayan ın deniz in ulaş ın hiçbir anlalamı yok. anlamalı olan tek şey barikatta edayla içmek, ertesi sabah 8.40 dersine yetişebilmek. bu kötü bir şey olduğu için söylemiyorum. sadece 4 senenin böyle geçmesini saçma buluyor ve bunu odtü kültürüne yakıştıramadığım için gıcık oluyorum. (sen kimsin lan! dersen haklısın)
evet işte bu kaymak tabakası için lüzumlu olan bir şey daha var ucuz yaşamamak, yaşayamamak. çünkü bu sınıf kendini ortaya koymak ve görünür olmak zorunda. dandik yatakları, bazaları, koltuları kullanamaz. 2. el eşyalarla yaşayamaz. döküntü mutfakta yemek yapamaz. daracık tuvalette sıçamaz bile. kira için az bir meblağ ö d e y e m e z. istese de istemese de o camiaya kendini kabul ettirmek için yani yüksek gelirliler arasına katılabilmek için, lüks yaşamak zorunda.
buradan ''işçi bloklarında oturanlar zengin bebeleridir. kiraların yüksek olması da bu yüzdendir.'' demiyorum. ama odtüye böyle bir kültür hakim olduğu için, doğal olarak arkadaş gruplarının etkisi de azımsanmayacak derecede yüksek olduğu için, bu muhitte oturanlar öyle ya da böyle düşük kira vermek istemeyeceklerdir. biliyorlar ki kaybedecek bir arkadaş çevreleri var. ve bu da her şey demek.
bunlar sadece çıkarım. inanıyorum ki örgütlenip ev sahiplerine iyi bir ders verebilirler. ama yapmayacaklar,yapamayacaklar.
04.11.2015 23:03 topunaglarlabulustuguan 
***
merkez çarşıya açılan barlar ile boku çıkmış semt. ey çankaya belediyesi burdaki içkili mekanlara nasıl ruhsat verdin, mahallenin göbeği ya. 18.03.2017 20:17 hunzah 
***
çocuk gürültüsü bebek ağlaması yoktu harikaydı. sırf bu yönüyle diğer 2347628374823 adet kusurunu kapatabiliyordu. 07.02.2018 23:48 ~ 23:49 selamun aleykum kitty 
***
bugün üçgen çarşının yanındaki apartmanın en üst katından bir kadının düştüğü ve ne yazık ki öldüğü yer. 12.04.2018 19:45 dreamscape 

2 Mart 2019 Cumartesi

"Farklı muhtarlık anlayışı önce yereli, daha sonra da genel siyaseti değiştirebilir" Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından gerçekleştirilen “Yerel Yönetim ve Yerel Siyaset 2 Muhtarlar Konuşuyor” panelinde; 100. Yıl İşçi Blokları Mahallesi Muhtarı AYŞEGÜL EMEKÇİ konuştu. (14 Aralık 2018)

Farklı muhtarlık anlayışı önce yereli, daha sonra da genel siyaseti değiştirebilir...
Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından gerçekleştirilen “Yerel Yönetim ve Yerel Siyaset 2 Muhtarlar Konuşuyor” panelinde, kamu yararına aykırı uygulamalarda hem yerel yönetime hem de merkezi idareye karşı mücadele eden ve kendi öz güçleriyle çok iyi projelere imza atan muhtarlarla, mahallerdeki öz yönetimin ne kadar büyük önem taşıdığı ortaya koyuldu. Panelde farklı bir muhtarlık anlayışının mümkün olduğu vurgulanarak, yerel yönetimlerin ve genel idarenin muhtarlığın özerkleşmesini istemediği, çünkü yereldeki demokrasinin sistemin demokratikleşmesine katkı sunacağı ve sorgulama bilinci neticesinde yerelin, genelin siyasetini değiştirme gücü olacağı ifade edildi.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, seçimlere yaklaşırken yerel yönetimleri ve yerel siyaseti düzenlediği panellerle masaya yatırmaya devam ediyor. Bu kapsamda “Yerel Yönetim ve Yerel Siyaset 2 Muhtarlar Konuşuyor” paneli gerçekleştirildi.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ın moderatörlüğünü yaptığı panele konuşmacı olarak Sokullu Mehmet Paşa Mahalle Muhtarı Fatma Taner Ege, 19 Mayıs Mahalle Muhtarı Ali Gölpunar, İlk Yerleşim Mahalle Muhtarı Fecire Yazan, Remzi Oğuz Arık Mahalle Muhtarı Süleyman Demircan, İşçi Blokları Mahalle Muhtarı Ayşegül Emekçi, Ahlatlıbel Mahalle Muhtarı Nizam Yılmaz katıldı.
Muhtarlıklar deneyimlenme ve örgütlenme açısından önemli nüveler taşıyor
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, muhtarların demokrasi açısından önemine işaret ederek, "Doğrudan kente dokunan kapımızı açtığımızda mekansal olarak en yakın hissettiğimiz muhtarlarla konuşacağız. Yerel yönetim deyince en çok belediye başkanlıkları ve belediye meclis üyelikleri konuşuluyor. Muhtarlarımızın bakış açısını dinleyeceğiz. Yerel yönetim ne anlama geliyor. Mahalleler nasıl bir çalışma içinde olmalı. Hem siyasal konjoktür hem de kentsel sorunlar açısından biraz onların sorunlarını dinleyeceğiz. Muhtarlıkların küçük mahalle birimleri olarak hem sosyal paylaşım, hem deneyimlenme ve örgütlenme açısından önemli nüveler olacağını birlikte tartışacağız.”
Daha sonra panele katılan muhtarlar tüm imkansızlıklara ragmen mahelle sorunlarına nasıl çözümler ürettiklerini ve kendi öz güçleriyle yaptıkları çalışmaları, hem karşıt hem aynı siyasi bilince sahip belediyelerle yaşadıkları problemleri anlattı.
Bütün projeleri kendi öz gücümüzle hayata geçiriyoruz
19 Mayıs Mahallesi Muhtarı Ali Gölpunar ise, muhtarlık olarak belediyelerden bir beklenti içinde olmadıklarını vurgulayarak, bugüne kadar yaptıkları bütün projeleri mahallenin kendi öz güçleriyle hayata geçirdiklerini söyledi.
Gölpunar, sözlerine şöyle devam etti:
“Başkanım diyeceğim hiçbir belediye başkanı olmadı. Muhtarlık 10 yıl önce geçim kaynağı olarak görülürken bugünkü durumu ise çok daha içler acısı. Eskiden Halkı soyan bir muhtarlık anlayışı egemendi. Şimdi muhtarlık dalkavukluk yapan bir zemine çekilmeye çalışıyor . Keçiören Belediyesi’nin yaptığı bütün etkinliklerin aynısı muhtarlık olarak kendi bütçemizle yapıyoruz. Gençlik kültürevi açtık. Sırtında saz, bağlama olan 10 kişiden 8’i bizim açtığımız kurstan çalmayı öğrendi. Gençlere okulları için destek kursu veriyoruz ve yılda 150’ye yakın öğrenci ders görüyor. Bu öğrencilerin yüzde 40’ı muhafazakar öğrencilerinden oluşuyor. Yaz okulları düzenliyoruz, çocukları havuza götürüyoruz. ‘Başkan bize servis ver’ diyecek bir mekanizmamız olmadığı için tek derdimiz servis parası oluyor”.
Sol vicdanla çalışıyoruz ve sağ seçmenden de oy alıyoruz
Mahalle seçmen yapısının çoğunluğunun sağ görüşlü olduğuna da dikkat çeken Gölpunar, “Buna ragmen mahalleli bana oy veriyor. Benim mahallemin 22 bin seçmeni var. 20 bin oy kullanılıyor. 20 bin oyun 11 bini sağ, 9 bini sol oylardan oluşuyor. Ben üç defa seçime girdim üç defa da kazandım. Matematik hesabıyla bizim kazanmamız gerekir. Bizim kazanmamızın nedeni dişimizle tırnağımızla o kazıdığımız gitar, bağlama kursu, derslere destek kursu vermemiz, kadınları sokağa çıkarmamız, kadınları tiyatroya götürmemizdir. Sosyal sorumluluk olarak bunu, sol vicdan olarak yapmak zorundayız.”
Çünkü klasik bir muhtarlık anlayışımız yok. Klasik muhtarlık anlayışını bırakmak gerekiyor. Muhtarlar kendi imkanlarıyla da halka hizmet götürebilir. Çalışmak ve emek sarf etmek gerekiyor. Belediyeden yazlık sinema beklemeyeceğiz, biz yapacağız . Büyükşehirleri almanın yolu dipten gelen dalgadan geçiyor. Çocuk ve kadınlara yönelmek gerekiyor. Çocuğa dokunursanız anneye, anneye dokunursanız da evine dokunursunuz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Aslında muhtarlardan kurtulmak istiyorlar
Ahlatlıbel Mahallesi Muhtarı Nizam Yılmaz, yaşadığı sorunları şöyle anlattı:
“Muhtarlar önemseniyor gibi gözüküyor ama aslında muhtarlık kurumundan kurtarmak istiyorlar. 2007 yılından beri muhtarlık yapıyorum, hiç kimseden ücret almadım o bizim vatandaşla iletişimimizden kaynaklanıyor. İmarı tamamlanmış mahallerle imarı henüz tamamlanmamış mahalleler arasında çok büyük bir fark varlar. Biz de henüz gasp edilmeye çalışılan yerler var. Tek parselde kentsel dönüşüm yapabiliyorlar. Bu tür karşı çıkarsanız karşılığını da dayak yiyebilirsiniz benim gibi. İlçe belediyeleriyle Büyükşehir belediyesi imar planlarında çok uyumlu çalışıyorlar. Bu anlamda Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin mücadelesini takdirle karşılıyorum. Uzun bir süredir zenginleşmenin en önemli ve yasal bir zenginleşme aracı. . 1 milyon değerindeki arsa alın, tiyo verilmişse ertesi gün 10 milyon olur Çankaya Belediyesi ile 2008 yılında siyasi olarak çok farklı düşünmeye bir insan olarak çok büyük sıkıntılar yaşadım. O dönemin belediye başkanı 170 dönümü içeren yeşil alanları özel kurumlarına ve firmalara 10 yıllığına bedelsiz terk etti ve ben oralar hepsini kendim diktim. Mahalledeki dikilmiş ağaçları ben diktim belediyenin diktiği hiçbir ağaç yok. Beni bekleyen mobil zabıta arabalarım vardı. Mahalleye yaptığım muhtarlık binamı yıkma kararı aldılar 10 yıldır uğraşıyorum bugün Danıştay'dan bozma kararı geldi.”
Seçimde 3 bin 129 kişinin iki odaya kaydedildiğini fark ettim. Askeri öğrencilerin hepsini seçmen yazmışlar
Yüksek Seçim Kurulu’na 24 Haziran’da fark ettiği usulsüzlüğü de anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:
“24 Haziran seçimlerinde mahallemde bir gün de 3 bin 129 kişi kaydolduğunu fark ettim. CHP, İyi Parti, HDP aradım. Askeri öğrencilerin tamamını seçmen yazmışlar ve 3 bin 129 kişi iki odada kalıyor. Soruyoruz nasıl bu olabiliyor? Bunlar öğrenci değil kursiyer ve ben bunu üç tane siyasi parti ile hiçbir yere götüremedim. İmzalı bildirdim kendimi hedef gösterterek ama o seçim sürecinde bir basın toplantısı bile yapan olmadı. Kültür merkezi yapmak istedik. Belediye meclisinden yer cami olarak çıktı. İtiraz ettik, komisyon reddetti”
Yerel yönetimler ve genel idare muhtarlığın özerkleşmesini istemiyorlar
Remzi Oğuz Arık Mahallesi Muhtarı Süleyman Demircan yönetimlerin muhtarlığın demokratikleşmesini istemediğini vurguladı.
Demircan, sözlerine şöyle devam etti:
“Yerel yönetimler ve genel idare muhtarlığın özerkleşmesini ve öz yönetime evrilmesini istemiyor. Çünkü orada yerel demokrasi var. Eğer yerel demokrasi gelişirse geneli tetikleyecek. Bu da sistemin demokratikleşmesini hızlandıracak. Mevcut sistemden yerel yönetecilerin başkanlarına ve merkezi idarenin başkanlarına öyle bir yetki vermiş ki, mümkün değil. Muhtarlığı temsili demokrasiden yerel demokrasiye geçiş olarak algılamamız lazım. Bu konuda katkı koymaya geldik. Seçimle geliyoruz seçilmişlerin haklarına sahip değil, atanmış desen onlar gibi 650’ye kaymakamın yetkilerine sahip değil, memur değil. Eğer demokratikleşmek istiyorsak, yerelleri geliştirmeliyiz.”
Çıkardığımız fanzine dava açıldı
Demircan mahallesinde çıkardığı bir fanzine dava açıldığını anlatarak “Mahalledeki arkadaşlar yazıyor ve sorunlarını anlatıyordu. 17 sayı çıkardık. İzin verilmedi, para cezası istendi. Basın savcılığı ‘cezayı öde, bir daha çıkarma’ dedi. Ödemedim. Ceza ikiye katlandı 3 milyon 700 lira oldu. Dava açıldı. 1,5 yıl sürdü. Hakim en son “Muhtar 4 sayfa yazı yazmış, onunla uğraşıyorlar. Hadi işinize gidin” dedi ve sonunda beraat ettim. Kenttle ilgili sorunlarda tek yol mücadelemiz vardı. Biz bunun için 3 bin imza topladık. Bir protesto ettik bizi dövmeye 100 polis geldi. Merkezi idare bizi dövmeye polis gönderiyor da ama ‘Derdin ne ne istiyorsunuz?’ demiyor. Bunun için yerel yönetim ve merkezi idare.. çünkü bu geliştiği zaman sorgulayacak. Vergilerim nereye gidiyor diyecek?” dedi.
Alman Büyükelçilği ile mücadele ettik ve kazandık
Demircan Alman Büyükelçiliği ile yaşadıkları sorunu ise şöyle aktardı:
“Bizim semtimizde bir Alman elçiliği var. Vize sorunu vardı, insanlar buraya gelirken iki gelmesi gerekirken 5 kişi geliyor. Kaldırımlarda oturuyorlar ateş yakıyor. Orada bir hengame oldu. Mahalleden göç başladı, kiralar düştü insanlar tiksinir hale geldi. Alman Büyükelçiliği’ne bu sorunu bildirdik. Bize çok gaddarsınız dediler. Bizde bizim taleplerimizi Kabul edersiniz yoksa Avrupa Birliği’ne ve oradaki demokratik kitle örgütleri ve sendikalara bu fotoğrafları iletiriz. Üç gün sonra bizim taleplerden birini kabul etti. Şu anda orada 40 kişi olmuyor. Merkezi idare olsun gelip te teşekkür etmediği gibi yerel idare de bu mahallede ne sorun yaşanıyor demedi. Biz öz gücümüze kendimize güvenerek orada farklı bir süreci geliştirmek istiyor. Bu da onları rahatsız ediyor
Sokulu Mehmet Paşa Mahallesi Muhtarı Fatma Taner Ege, “Türkiye’de kadın olmak zor. İlk mahalle muhtarlığım sürecinde bu anlamda sıkıntılar yaşadım. Önce kadın olarak kabullenmediler. 2009 seçimlerden sonra caminin imamı ‘Koskoca mahalleyi bir kadından kurtaramadınız’ dedi. Önce üzüldüm sonra önemsemedim. Mahalle imamı benden rahatsız oldu. Kadın muhtar olarak zorlandım. 5393 sayılı Belediyeler Yasası ile kent konseyleri oluşturuldu. Beş mahalle muhtarımızı bir araya getirip Sokullu semt meclisini kurdum. Eski belediye başkanımız bize iki oda Verdi. Kadın el emeği pazarı açtık. Yeni Çankaya Belediye başkan bizi oradan çıkarttı yer de göstermediler bu anlamda çok üzüldüm. Umarım tekrar da bunu hayata geçireceğiz. Cumhuriyet temel değerlerine demokratik laik, hukuk ve soysal devlete sahip çıkan, mahalle meclisleriyle ile iletişim halinde olan, başkanların muhtarlarla toplandığı ve muhtarlara demokrasinin temel taşı olarak bakan bir yönetim istiyorum” dedi.
Soruna sahip çıkarak katılımcılığın önü açılmalı
İlk Yerleşim Mahallesi Muhtarı Fecire Yazan da klasik muhtarlık anlayışının değişmesi gerekliliğine vurgu yaptı.
Yazan, “Muhtarlık demokrasinin birinci ayağı derken neyi kastediyorlar. Kendi yerel yönetim anlayışımızla katılımcılığı sağlayabiliyoruz. Muhtar insanların ne yaşadığını duyan kişi. Soruna sahip çıkarsa katılımcılığın önünü açıyor. Bunu yapabildiğiniz ölçüde katılımcılığın önü açılır. Vatandaşın sorunlarını doğru tespit etmek gerekiyor. Park, sağlık ocağı ihtiyacı varken, kültür merkezi yapıyoruz. Muhtarın en öneli işlevi vatandaşın sorununu doğru tespit etmek. Bazı hizmetler de insanların ayağına götürülmeli” diye konuştu.
İşçi Blokları Mahallesi Muhtarı Ayşegül Emekçi
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Birlik Parkı mücadelesinde bize çok destek oldu
İşçi Blokları Mahallesi Muhtarı Ayşegül Emekçi ise, “Cumhuriyete aşık insanların olduğu bir mahallenin muhtarıyım. Muhtarlık iki türlü görüyorum. Bir tanesi merkezi otoritenin muhtarlıkları, bir tanesi de toplumsal süreçteki muhtarlık yapma. Düzensiz kentleşme ve kamunun yetersizlikleri yüzünden de başka misyonlar yükleniyoruz. Bizim yaptığımız muhtarlık ikinci noktadaki muhtarlık. Zaten evraklar e-devletten de alınabiliyor. En çok sorunlar yaşamsal alanlarıyla ilgili sorunlar. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin ve Tezcan Karakuş Candan’ın bize çok faydası olmuştur. Değişen imar planları mahallenin muhtarlarını kıskaç altına alıyor. Bize sorulmadan yapılan o mahallenin sosyo-kültürel dokusu siyasi dokusu hayata bakış açısı gözeltilmeksizin yapılan değişikliklere mahalleliler muhtarlıktan mukavet gösteriyorlar. Bu noktada Birlik Parkı mücadelemizde odanın bize destekleri büyük oldu. Muhtarlar mahalle sakinlerinin yaşamına giriyor. Kendi hayatımız dışında herkesin hayatını yaşayıp, eve gittiğimizde de yaşamaya devam ediyoruz” sözleriyle sorunlarını ifade etti.
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi

6 Şubat 2019 Çarşamba

ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ "100.YIL BİRLİK PARKI" Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı.2001 "PARKIMIZIN ADININ TEKRAR '100. YIL BİRLİK PARKI' OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİNİ İSTİYORUZ!.


Gökçen G.
Bir yolumun üzeri, bana yakın yerlere daha hoş geldiniz. Bu bölümde can sıkıntısıyla ve akşam yemeği sonrasında yediklerimizden pişman olmakla baş etmenin yollarından bahsedeceğim!.
Eğer ki, Çiğdem'de, 100. Yıl'da, hadi belki bir de Çukurambar'da oturuyorsanız ve hava güzelse ve bir güneşi göresiniz varsa kapın spor ayakkabılarınızı gidiyoruz! Konut bloklarının kenarında, asfalt yolun dibinde yaratılmış yapay doğal bir alan oluşturmakta kendisi. İçerisinde yürüyüş parkuru ve şahsına münhasır fitness aletleri bulunan kısımları ile sabah 7'de nasıl uyanıp o enerjiye sahip olduğunu anlamadığım amca ve teyzeler ile mesaiye başlayan ve gün boyu devam ederek akşam saatlerinde gelmeye devam eden ziyaretçilerin olduğu bir park. Özellikle yaz akşamları "of çok yedik", "fakat çok iyi yedik", "ama kabul edelim güzel yedik" muhabbetlerine başlandığı noktanın, "aman bir iyi geldi ki açık havada bir yürüyüş" şeklinde bitmesi muhtemel yerlerindendir aynı zamanda. Parkın içinde oturma alanları, gazebolar ve çocuk oyun parkı da bulunmakta. Hafta sonları daha kalabalık görmeniz olası bu sebeple.

Furkan D.
100. Yıl Birlik Parkı, etrafındaki oldukça geniş bir alan içinde gerçekten park olan tek park. Ne yazık ki artık şehirde oyun parkları ile geçiştiriliyoruz. Birlik Parkı ise gidip zaman geçirebileceğiniz bir yer. Çocuğunuzu oraya götürüp, siz de yürüyüş yapabilir, bir köşeye oturup gazetenizi okuyabilirsiniz. Sabah spor yapmak için uğranabilir, haftasonu miskin miskin takılınabilir. Oldukça geniş olduğu için kentli insanın ihtiyaçlarına yönelik bir karşılığı var. Üst tarafı Çiğdem, alt tarafı 100. Yıl, Balgat ve Çukurambar için de ulaşılabilir bir konumda. Yanıbaşında bir alışveriş merkezi bulunuyor. Yeşillik içinde kalmaya hasret kaldıysanız buyurun derim. Birlik parkı son zamanlarda yeşilliği ile değil, yıkılacak olması ile gündemde. Bence görmek için acele edin.

Damla T.
Ankara 100.yıl mahallesi sakini olarak Birlik Park'ı en çok ziyaret ettiğim yerlerden bir tanesi.Hem evime çok yakın hemde temiz hava alabilmek için çok uygun.Özellikle hafta sonları aileler çocukları ve köpekleriyle beraber geliyor buraya.Köpekler için özel bir parkur mevcut.Çocuk parkında çocuklarınızı oynatabilirsiniz.Bir parkta bu kadar çok kaydırak az görmüşümdür.Koşu parkuru özellikle bahsetmek istediğim bir şey.Spor yapmak isteyen semt sakinleri için altın değerinde.Park'ın bir köşesinde belediyenin koyduğu spor aletleride cabası.Park'ın girişinde bulunan çardakları çok seviyorum.Piknik yapmak için birebir ya da termosunu alıp açık havada güzelce çay,kahve keyfide yapabiliyorsun.Park oldukça geniş olduğundan ötürü çardaklar bir çok yere konumlandırılmış.Parkın devam ettiği yokuşa doğru çıktığınızda bu sefer sizi ankara manzarası karşılıyor.Son zamanlarda bir çok kişinin burayı keşfettiğine ve bahsettiğine şahit oldum.Özellikle akşam saatleri muhteşem oluyor.Eğer şehrin kalabalığından yorulduysanız,dinlenmek için en iyi duraklardan biri de burası.


Onurcan C.
Odtü öğrencisi olduysanız ilk olarak yolunuz yüzüncü yılda bir öğrenci evne düşecektir. Eğer birazda şanslıysanız yüzüncü yıl sakinleri arasına katılacaksınızdır. Yüzüncü yıl genellikle öğrenci ve emeklilerin yaşadığı eski evleri( baya kırık dökük) ile meşhur bir bölgedir. Yanlız buranın bir özelliği var komşuluk anlayışına insanlar burada hala sıkı sıkıya bağlıdır diyebiliriz. E tabi bunda Birlik parkınında payı vardır. Aslında böyle müthiş bi park demek yanlış olur ama şirin bi park tabiri daha yerindedir. Genelde hafta içleri liseden kaçan çocuklarla evcil hayvanlarını gezdirenlerin ana mekanı olan birlik parkı haftasonları cümbür cemaat ailelerin geldiği biraz ad olsa şehir hayatından kurtulup vakit geçirdikleri bir yere evrimleşir. Odtü öğrencileri okulun yakınlığından kaynaklı olarak pek uğradıkları söylenemez ama son zamanlarda yüzüncüyıl insiyatifiyle beraber daha da değerlenmiş öğrenciler tarafından da keşfedilmeye başlanmıştır. Umarım her yerde böyle parklar artar, olurda yolunuz düşerese ankaranın soğuğu içinize işlemiyorsa bi durun kollarınızı gökyüzüne doğru açın derim.

14 Kasım 2018 Çarşamba

ATATÜRK ' ÜN TÜRKİYESİ

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN TEMELİNİ SAĞLAM DENGELİ BİR YAPI ÜZERİNE KURDUĞU ANLAŞILMAKTADIR.
Ne kapitalizm, ne sosyalizm, ne ırkçı şovenist milliyetçilik nede Arap kültüründe yozlaştırılmış bir islamcılık/dincilik devletin temellerine harç olarak konulmamıştır. 
Ancak altı ok olarak tasarlanmış amblem o günün tek partisi olan 10 yaşındaki CHP'nin amblemi olmuştur.

BU ALTI MADDE/OK ŞUNLARDIR;

1)CUMHURİYETÇİLİK :
Yönetim biçimi olarak millet egemenliğine dayalı, cumhuriyet rejimini ön görmek ve bunu bir yaşam biçimi olarak benimsemektir.Atatürk,Cumhuriyet için ;"Türk Milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare"ifadesini kullanmıştır. Türk devrim sürecinde 29Ekim1923 Cumhuriyetin ilanı olmuştur.
Cumhuriyetçiliğin özellikleri nelerdir ?
1.Halkın kendi kendisini yönetmesi ilkesine dayanır.
2.Çok partili sistemi ön görür.
3.Cumhuriyet yönetiminin temeli bağımsız ve özgür seçimlerdir.
4.Yasaları koyacak kişiler yani Meclis halk tarafından seçilir.
5.Sınıf ve cins ayrımı olmaksızın herkesin yönetime katıldığı yönetim biçimidir.

2)MİLLİYETÇİLİK :
Atatürk ilkesi olarak Milliyetçilik ;
1.Aklı ve bilimi esas alır.
2.Irkçılığı ve ümmetçiliği reddeder.
3.Halk arasında birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirir.
4.Ulusal bağımsızlığı savunur.
5.Milli çıkarlar, kişisel çıkarların önünde tutulur ve ulusa bağlılık, fedakarlık gerektirir.
6.Kültürü korumak, devam ettirmek esastır.
7.Din, dil, ırk ayrımı yapmadan, "Türküm" diyen herkesi Türk kabul eder.
8.Manda ve sömürgeye karşıdır.

3)LAİKLİK :
Laiklik kısaca, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Laiklik, devletin, vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde inançlara göre ayrım yapmaması ve ayrıca herhangi bir inancın özellikle de bir toplumda egemen olan inancın, aynı toplumda azınlıkların benimsediği inançlara baskı yapmasını önlemesi demektir. Felsefi olarak ; İman ve inancın yerine, aklın egemenliğini kabul eden bir inanç sistemidir.
(MAİDE SURESİ 5/42:"Resulüm ! eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver.Şüphesiz Allah, adaletli davrananları sever."
SAD SURESİ 38/26 : "Davud ! Biz seni ülkede hükümdar yaptık, sen de insanlar arasında adaletle hükmet, keyfine/nefsine uyma ki seni Allah yolundan saptırmasın."
NİSA SURESİ 4/58 : "Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder. Allah bununla ne de güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitendir, her şeyi görendir." 
Hukuki anlamı; Somut olarak devlet ile dinin birbirine karışmaması olarak ifade edilebilir.
Siyasi anlamı ; Siyasal iktidarın, dinsel kudret ve otoriteden arındırılarak bağımsız hale getirilmesidir.

4) DEVRİMCİLİK :
Atatürk'ün ifadesi ile "Türk milletini son yüzyıllarda geri bırakmış olan kurumları yıkarak yerlerine, milletin en yüksek uygar gereklere göre ilerlemesini sağlayacak yeni kurumları koymuş olmaktır." Bu devrim anlayışı, bilim ve tekniğin ışığında sürekli bir çağdaşlaşmayı öngörür. Bu nedenledir ki atılımlarda kararsdızlık ve şüphe yerine inanç ve değizmez karar söz konusudur.

5) HALKÇILIK :
Türk inkılabının halkçılık anlayışı, liberal kapitalizmin bireyselciliğine karşı olarak konulduğu gibi, Marksist teorinin halkçılık anlayışından da farklıdır.
Çünkü Atatürk ; "Biz sınıfsız ve kaynaşmış bir toplumuz." demiştir. Atatürk'ün  anlayışında halkçılık; siyasi, ekonomik ve toplumsal uygulamalarda halkın çıkarlarının ön planda tutulmasını öngörür.Atatürk'ün halkçılık anlayışı ;
"Biz memleket halkı, kişi ve çeşitli sınıf mensuplarının birbirlerine yardımlarını aynı kıymet ve nitelikte görüyoruz. Hepsinin menfaatlerinin aynı derecede ve aynı eşitlik duygusu ile karşılanmasına çalışmak isteriz.Bu şeklin, milletin genel refahı, devlet bünyesinin sağlamlaştırılması içindaha uygun olduğu kanaatindeyiz. Bizim düşüncemizde, çiftçi, çoban amele tüccar, sanatkar, asker, doktor , kısacası herhangi bir sosyal müessesede çalışan bir vatandaşın hak, menfaat ve hürriyeti eşittir.(1929)

6) DEVLETÇİLİK ;
Atatürk'çü düşüncenin devletçilik ilkesi, Kurtuluş Savaşı'ndan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra, memleketin en kısa zamanda kalkınması sürecinde, özellikle ekonomik alanda bireylerin yapamayacağı bazı işleri devletin üzerine alması esasına dayanır.
Ahmet Nedim Kaya

10 Kasım 2018 Cumartesi

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK İLE 80 YIL

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK İLE 80 YIL
depophotos_15083706

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

1881 - 193



ATATÜRK, DEVECİLER İLE DOST OLMASINI DA,

TÜRK DÜŞMANLARININ EN GÜÇLÜ OLANLARINI 

YENMESİNİ DE BİLMİŞTİR

ATATÜRK SÖZLERİ VE MESAJLARI
Ben istese idim derhâl askerî bir diktatörlük

kurardım ve memleketi öyle idâreye 

kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için 

modern bir devlet kurayım.
Karal (ord. prof.), Enver Ziya (2003). Fatih Özdemir – Atatürk'ten Düşünceler, 170. sayfa, Ankara: ODTÜ Yayıncılık 




Ä°lgili resim

atatürk fotoğrafları yüksek çözünürlük ile ilgili görsel sonucu
MEMLEKETİN HER TARAFINDAN SEÇİLEN MEBUSLAR ONUNLA YAKIN DOSTLUKLAR KURMUŞLARDI. DERSİM AŞİRET REİSLERİNDEN "DİYAP AĞA" O'NUN OTOMOBİLİ İLE MECLİSE GİDİYOR.




MUSTAFA KEMAL DEVECİLERLE SOHBET EDİYOR.










depophotos_15083706